19 Haziran 2011 Pazar

Ego bir gün uyuyakalmışken-1

Bir sabah saat çalmış,vücut uyanmış.Hemen arkasından ruh da kalkmış yataktan.Ego,o sabah saatin sesini duymamış ve bir günlüğüne yatakta kalmış.İşte böyle başlamış hikaye:Vücut ile ruh,egosuz felekten bir gün çalmış.Ruh,vücudu esir almış.Vücut işe gitmek üzere hazırlanırken, “başına buyruk” ruh dikilmiş karşısına.Sesi ego gibi bağırtkan değil,usul usul fısıldamış kulağa : “Hava ne güzel,gel gidelim mi sahile,bir çay içelim mesela ?” Vücut hemen ilk tepkisini vermiş :“Korku !” Evet, egodan yoksun ruhtan gözü korkmuş.Ego olsaydı şu an yanında birlik olurlar,ruha bir haddini bildirir onun bu anlamsız isteğini bir güzel  küçümserlerdi: “Çalışmaktan kaçıyorsun,tembel tenekesin,ayakların bir yere bassın!” Ama bunların hepsi bir kenara, çünkü ego yatakta! Vücudun korkusu bir an sürmüş.Adı üstünde vücut bu,ruha tabii.Ağzı sulanmış çay deyince.Ruh,canevinden vurmuş.Vücut,ruha demiş ki : “Kabul ediyorum ama gel anlaşalım.Benim bacaklar işe doğru gitmekten yana,ağzımsa sana uyup çay içmekten.Önce gidelim içelim,sonra da bacaklarımı takip edelim,işime gidelim.”Ruh düşünmüş, “Peki.” demiş. Hatta hoşuna gitmiş,dengeye ihtiyacı varmış,vücuda teşekkür etmiş.Gitmişler deniz kenarına, bulutlara baka baka sohbet etmişler.Vücut çocukluğunu hatırlamış bir an. Gülümsemiş.İki içimlik çay kadar,önünden geçmiş çocukluk halleri..Bacaklar ikinci çaydan sonra ayaklanmış..
Devam ediyor ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder