22 Haziran 2011 Çarşamba

 20'deki bana,demişti ki 'O' : "Zaman geçmez,zaman birikir."

Bundan tam 13 yıl önceydi.İlk televizyon röportajlarımdan birini çok değerli yaşlı-genç bir ressam ile yapacaktım.Çekim ekibi ile birlikte evine gittik.Çekim hazırlıkları normalden uzun sürdü.Aksilikler güzeldir,müdahaleye gerek yoktur,akışa bırakmak gerekir,çözülür.
   Aksilikler silsilesi arka fonda devam ederken,üçümüz, ikinci köprüye üstten bakan muhteşem balkonlu bir evde yan yana oturduk sesizce.Sol köşede, köprüye yakın ben,sağ köşede ressam ve ortamızda evin köpeği dizildik.Ev; eşyasız,bir iki koltuk,bir sehpa,televizyon yok.Duvarlar,dolaplar,zengin koleksiyonerin köşeleri,mabedi, eğerler,tablolar vs...Köpek de tıpkı ev gibi ,rengi siyah ama o kadar tozlu ki  grimsi,gözleri ağırca ve aydınlık ötesi,sahibi gibi...
   An kadar mutluluğum...Çekim hiç başlamasın istiyorum.Meslek denen yolun başındayım,heves tam gaz,affetmez şekilde anları hafızama kaydediyorum,güzel anlara asla montaj yapmak yok.O zamanlar sinema okuyorum okulda.
   Daha yeni tanıştım sanıyorum,aslında biliyorum tanışıyoruz.Tanıyorum evi, köpeği,ressamı...Üçümüzüz işte duruyoruz.Çömez zihnim konuşuyor,köprüye doğru baka baka...Bu yüksek sessizlik anı yaklaşık 20 dakika sürüyor.Tam da yaşam şarkısının sözlerini çözme dönemindeyim.Bilmiyorum daha:Meğer çözülecek bir şey yokmuş,deneyimlemek varmış,ömür boyu sürermiş,insan her yeni deneyimle her defasında pişermiş...Ayin sessizliğinde, ağzımdan "Zaman" diye bir kelime duyuluyor .Yaşlı ressam havada yakalıyor, gülümsüyor; sigaradan ve alkolden yok olmuş olan boğucu & akustik sesiyle : "Zaman geçmez küçük hanım,zaman birikir." diyor. Kavrayamıyorum birden,boğuluyorum...İlk defa duyuyorum.Nasıl diye başlıyor içim : Yapacak çok şey var daha 20 yaşındayım ve yapmak istediğim şeyleri sıralayamıyorum ,önceliklendiremiyorum,telaş içindeyim,planlara zaman harcamaktan,zamanı akıtıyorum,biriktirmiyorum.Telaşımı sakinleştirmem için  bir cümleye ihtiyacım varmış ki başlayabileyim bir yerden.O cümle ki bütün taşları onun üzerine oturtacağım yol boyunca ...Evet  cümlemi buldum...
   Ne kadar uzun bir konuşmaya  bedel olmuştur bu cümle ! 10 küsur yıl geçti.Zaman zaman ...Yapı taşı sağlam olsun diye...Üstüne istediğini biriktirip,ne kadar deneyimlesen yıkılmasın,güçlensin diye...Yıkılsa da tekrar yenilensin diye...
   Yeni yıl kartı yazdığım yılın son günlerinde,hep bu cümle,gelip beynime pelesenk olur .
   Not : O dönem yaptığımız ilk  televizyon programının adı "Profil" idi.Ressamın hem evinde,hem atölyesinde bir tam gün çekim yapmıştık.Kendisi  zamanında  programın kaydını istemişti benden.Veremedim bir türlü,nasıl olsa zaman çoktu ! Bundan 5 yıl önce bir sergide yanına gittim,kendimi hatırlattım,sarıldı kocaman.Kendisine ukala diyenlere inat.Yine kaydı istedi ama ben yine kaydı buluşturma zahmetine girmedim ve veremedim.Yüzleşmek istiyorum,bu sene o kaydı arşivden buldurup, göndereceğim kendisine..Kendisi hala yaşlı,hala genç ve hala biriktiriyor.Tozlu köpeği artık yaşamıyor ...
   Sevgiler olsun O'na.Aslında bu yazıyı da okusun istiyorum.Ama elim gitmiyor bir türlü.Bir gün gönderirim belki.Nasıl olsa daha zaman çok değil mi??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder